top of page
  • alerhukukdanismanl

634 SAYILI YASANIN 35.MADDESİ VE 20. MADDESİ UYARINCA TAKİP YAPILABİLMESİ

YÖNETİMLERİN 634 SAYILI YASANIN 35.MADDESİ VE 20. MADDESİ UYARINCA MİRASÇISI BELLİ OLMAYAN MÜTEVVEFA ALEYHİNE İCRA TAKİBİ YAPILAMAMASI VE DAVA ACILAMAMASI SORUNSALI


Bilindiği üzere mimari proje ve yönetim planına sahip olan ana gayrimenkuller için kat mülkiyetinin oluşması zorunludur. Kat mülkiyeti oluştuktan sonra 634 Sayılı kat mülkiyeti kanununun 27.maddesi ile ilgili maddeler uyarınca bina ya da site yönetiminin oluşması yasal zorunluluktur.

634 Sayılı yasanın 20.maddesi ve İlgili maddelerince uyarınca doğan yönetim alacakları aynı yasanın 35.maddesi uyarınca takip ve tahsili yapılabilmektedir. Ancak uygulamada kat maliklerinden birinin ölmesi ve mirasçılarının da bilinmiyor olması ölü kişi aleyhine icra takibi ve dava yoluna gidilemeyeceğinden yönetim alacağı semeresiz kalmakta ve hak kaybına neden olmaktadır.

Bu durumda alacağın mirasçılardan tahsili için öncelikle mirasçıların belirlenmesi gerektiği dolayısıyla veraset ilamı isteminde bulunulması yasal zorunluluk olacaktır. Ancak bu durumda da yönetimin yasal mirasçı olmaması nedeniyle 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 598.maddesi uyarınca yetkili makamlardan veraset ilanı talebi reddedilmekteydi.

AL-ER Hukuk ve Danışmanlık olarak bu mağduriyetin giderilmesini teminen birçok yasal girişimde bulunulmuş ve bu süreçte gerek Yargıtay gerekse de BAM ve genel mahkemeler dairesinde görüş değişikliği yaşanmıştır.

Biz de AL-ER HUKUK VE DANIŞMANLIK olarak Türk Medeni Kanunu’nun 598.maddesinin “Mirasçılık belgesi” başlığı ile kimlere mirasçılık belgesi verileceği açıkça düzenlenmiştir. Ancak davacı yönetimin dava dilekçesi ekinde sunulan bilgi ve belgeler ile alacaklı durumunda bulunulduğuna göre borçluya ait veraset belgesinin istenmesinde HUKUKİ YARARIMIZIN bulunduğunun kabulü gerekir. Aksi halde davacı yönetimin dava açması yada icra takibi yapması olanaklı hale gelmez 6100 sayılı HMK’nın 114/1-H bendinde “Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması” ilkesi dava şartları arasında bulunması sayılmıştır. Hukuki yarar ilkesinin bulunduğu durumlarda mutlaka davacı tarafın önce bir mahkemede dava açması, ondan sonra bu mahkemeden veraset belgesinin veya herhangi bir işin yapılması bakımından yetki alınmasına gerek olmadığı gibi, önce bir şeyin veya bir alacağın icra takibine konulması ve belirli aşamalardan sonra icra müdüründen yetki alınması sureti ile herhangi bir dava açılmasına da gerek bulunmamaktadır. Aksi halde hak arama yollarının sınırlandırılması yada kapatılması söz konusu olur. Bu aynı zamanda bir hak ihlaline yol açabilecektir. Savı ile bu talebe ilişkin açtığımız davalardan sadece biri olan İstanbul 15.Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/567 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış ve taraf olmamamıza rağmen hakkın yerini bulunması teminen veraset ilanı alınmış ve yönetim alacağı tahsil edilerek semeresiz kalması engelenmiştir.

Sonuç itibariyle AL-ER HUKUK VE DANIŞMANLIK olarak Anayasa’nın 36.maddesi olan HAK ARAMA HÜRRİYETİNİN ve 6100 sayılı yasanın 114/1-h maddesinde belirtilen HUKKUKİ YARAR İLKESİNİN güçlü bir şekilde kullanılarak alacağın semeresiz kalması engellenmiş ve hukuk aleminde bir yer bulması sağlanmıştır.

11 görüntüleme0 yorum
bottom of page